Yeryüzündeki Cennet Karadeniz !

Yeryüzündeki cennete hoş geldiniz!

Her seferinde yüreğimde pır pır eden bir kuş edasıyla yola çıktığım dönüşte ise içi burkan bir hüzün taşıdığım, ölmeden önce görülmesi  gerekenlerden olan Karadeniz! Büyük şehirlerin gürültüsünden usandıysanız, kültürümüzün yozlaştığını görmek sizi üzüyorsa, özlediğiniz samimiyetse ya da kuş cıvıltılarını dinleyip, dere sesiyle huzur bulmak istiyorsanız buyrun Karadeniz’e… Bir tarafta yeşilin binbir tonu bir tarafta hırçın deniz Karadeniz!

İzmir’ de akşam saatlerinde misafirlerimizi alıp önce bir aile sıcaklığında ilk tanışmamızı gerçekleştiriyoruz. Haftalık turları kısa süreçler olarak görmeyelim lütfen bazen öyle güzel bir samimiyet oluşur ki yıllarca sürecek olan dostluğun ilk adımlarıdır bunlar. Önce programımız aktarılır grubumuza yani bir nevi fragman çalışması. Neden mi? Çünkü bir yeri gezmeden önce hayal etmenin gereğine inanırım ben. Küçük küçük bilgilerle misafirlerimize bir hayal penceresi araladıktan sonra güzel bir yolculuk sonrası gözlerimizi açtığımızda yüzlerce yıl öncesine zaman tünelinde hareket etmişçesine bir his veren Safranbolu karşılar bizleri. Güzel bir günün temeli kahvaltıyla atılır demişler. Önce güzel bir kahvaltı ve sonrasında keşfetme arzusuyla çırpınır yüreğimiz. Misafirlerimiz sorarlar hep. Rehberim her defasında aynı yerler sıkılmıyor musunuz? Mümkün mü? Her gidiş yeni bir soluk, yeni bir kare ve yeni misafirlerle yeni anlar demek. Bakmakla görmek aynı şeyler değil! Bir antik kenti, eski bir köyü ya da bir müzeyi gezerken mutlaka yapılması gereken şeyler vardır. Benim önceliğim hissetmek! Taşlar yaşamıyor mu dersiniz?

Halbuki yüzlerce binlerce yılın enerjisini taşıyorlar bağırlarında.Haydi başlayalım keşfe!Kahvaltidan sonra ilk ziyaretimiz Safranbolu’nun güzel camilerinden Köprülü Mehmet Paşa Camiine.1661 tarihli yapının zamana meydan okurcasına vakur duruşu sizleri hayrete düşürecek.Avlusunda yer alan güneş saati ise zamanın önemini bir kere daha hatırlatacak bizlere.Yolumuza Karabaşzade Hüseyin Efendi yani nam-ı değer Cinci Hoca tarafından yapılan Cinci Hanı görüp Safranbolu’nun ticari yollar üzerindeki önemini bir kez daha kavrayıp, Safranbolu’nun dar, taş parke kaplı yollarından geçerek İzzet Mehmet Paşa Camii,Akçasu Kanyonu ve meşhur Yemeniciler Arastasını görüyoruz. Eee Safranbolu’ya gelince harika lezzetlerinden olan safranlı lokumların tadına bakmayı da ihmal etmiyoruz.Bir de neyi unutmuyoruz?Taşlara dokunmak ve yaşanmışlıkları hayal etmek!

Safranbolu’dan sonra yolumuza Evliyalar Şehri olarak bilinen, Ilgaz Dağları’na sırtını dayamış,kaynağını Ilgaz Dağlarından alan Karaçomak Deresi’nin etrafında kurulmuş olan, Milli Mücadele’nin önemli şehirlerinden Kastamonu’ya devam ediyoruz.Otobüsümüzü Kastamonu merkezde bulunan Şerife Bacı Anıtı önünde durdurup,Kurtuluş Savaşımız zamanında İnebolu’dan cepheye mermi taşırken donarak şehit olan Şerife Bacı’yı anmak üzere heykelin yanına gidiyoruz ve bu anı ölümsüzleştiriyoruz.Anıtın arkasında dimdik duran ve günümüzde de kullanılmaya devam eden,Mimar Vedat tek tarafından yapılan  Hükümet Konağı’nı ve arkasına doğru bakınca halkın ‘cezalı’ ya da ‘sürgün’saat olarak nitelendirdiği, İstanbul’da inşa edilmesine rağmen yanliş vakitte gonklaması sonucu padişahın cariyesinin bebeğini düşürmesine sebep oldugu için Kastamonu’ya sürülen Saat Kulesi’ni görüyoruz.Bu yapı topluluğuna arkamızı döndüğümüzde ise tam karşı tepede halkın bir aşk hikayesiyle aktardığı, Türk Komutana aşık olan Tekfur kızı Moni’nin, komutana kale anahtarını surlardan atarken Tekfurun görmesiyle Kastın ne Moni? demesi üzerine şehrin bu ismi aldığı halk rivayetlerine konu olan Kastamonu Kalesi’ni görüyoruz.Her ne kadar akla yatkın olmayan hikayeler de olsalar halkın ürettiğini kaydetmek sonradan elimizden alınmaması açısından büyük önem taşımaktadır.Ve Kastamonu gezimiz hem mimari güzelliği hem de Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un henüz İstiklal Marşımız resmi olarak kabul edilmeden önce burada verdiği vaaz sırasında ilk okunduğu yer olması sebebıyle bizler için çok önemli olan Nasrullah Kadı Camiiyle devam ediyor.Köprüsü,Camii ve arkasında bulunan medresesiyle bir külliye şeklinde inşa edilen bu yapı topluluğunun bir önemi daha var ki;  bu dingin huzurlu güzel şehri sevdiyseniz caminin hemen yanındaki şadırvandan bir avuç su içiyorsunuz.Çünkü rivayete göre buradan su içen 7 kez geliyor bu şehreJSuyumuzu da içtikten sonra Kastamonu’ya geldiysek cekme helvanın tadına bakmadan olmaz tabi.Eveett artık Şapka Devrimi’nin yapılmasıyla zihinlere kazınan şehirden,Hababam Sınıfı gibi bir eserin yazılmasını sağlayan Rıfat Ilgaz’ın memleketinden ayrılık vakti SİNOP bizi bekler…

Add a Comment

Your email address will not be published.